Uyuyan Adam / George Perec
“Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar âleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı! Karşı karşıya getirilebilen başparmaklara, iki ayak üstünde duruşa, omuzlar üzerinde başın yarım dönüşüne fazla ağır bir bedel bu.”
Her yerde hemde hiçbir yerde, hiçliğin doruğunda,hiçlikte hapsolmuş karakterin anlatıldığı kitap Uyuyan Adam.
Hiçbir eylemi olmayan, düşüncelerin bile hareketsiz olduğu, varoluşsal sorular ve sorunlar içinde yok oluşun, bilimsel olarak yarı ölüm olarak adlandırılan uykuyla özdeşleştirilmesi.Dünyaya, insanlara, zamana, yaşama neredeyse her şeye karşı kayıtsızlaşmanın çok güzel bir örneği.
Okurken Albert Camus’un Yabancı kitabını, Kafka’nın Dönüşüm’ünü ve Gonçarov’un Oblomov’unu hatırladım sık sık. (bknz: oblomovluk nedir) Onların hayata benimde bu kitaplara bakış açım çok benzer.
.
Perec yine nefis bir kitap sunmuş okura.Son zamanlarda okurken içine bu kadar girdiğim, bu kadar sevdiğim çok az kitap olmuştur.
Ayrıca yazarın eserini ikinci tekil şahıs kullanarak “sen” hitabıyla yazması okur için hem ikilem oluştururken hemde kitabı daha keyifli hale getiriyor.
Perec kitaplarının hemen hemen hepsinin belli bir otobiyografik damga taşıdığını belirtir. Bu kitapta otobiyografik mi değil mi diye çok tartışmalara yol açmış.
Kitabın sonuna kadar kayıtsızlığı okurken sonlarına doğru,
‘Dünya yerinden kıpırdamadı ve sen değişmedin. Kayıtsızlık seni farklı kılmadı’ cümlesiyle aslında kayıtsızlığa karşı da bir eleştiri yapılmış gibi hissettim.
Herkese mutlu haftalar!