Jane Eyre – Charlotte Brontë

🌷 Herkese selam! Uzun zamandır okumayı hedeflediğim ve tam bana göre olacağına inandığım kitabı bu ay okudum. Tüm şubat ayı boyunca okurum sandım ama hayır, hemen bitti. Bu yıl favori kitaplarımdan birini okumuşum bile. Bu nasıl nahif, sımsıcak bir kitap böyle.
🌷Öksüz kalan Jane Eyre, çocukken yanında kaldığı yengesiyle yaşarken travmalı bir çocukluk hayatı geçirir. Daha sonra yatılı okula verilmesiyle Eyre, kendi geleceğini çizmeye başlar. Yatılı okulda da zor zamanlar geçiren ve büyüyen Eyre oradan mezun olduktan sonra öğretmen olarak çalışır. Bu monoton hayat, gelecek hedeflerindeki çıkmazına baskı oluşturur. Bunun üzerine ilan vererer, olumlu dönüt alması üzerine mürebbiye olarak Bay Rocherster’ın malikânesinde çalışmaya başlar. Bu malikânede Eyre’nin hayatı şekillenecek, artık hayatı hiç monoton olmayacaktır. Kendisini geliştirmesini ve savunmasını her zaman bilen Eyre, doğru yolda ilerlemek için doğru kararlar verirken neler kazanacak öğreniyoruz.
🌷Eyre ile güldüm, üzüldüm, heyecanlandım, kırıldım.. Onunla bir süre doğadan, mürebbiyelikten keyif aldım, onunla kötü bakış açısına sahip insanlarla mücadele ettim. Kararsız kaldım, tek başıma kaldım, çırpındım ama hep güneş doğdu ve hep sabah oldu. İyi ki de onun hikâyesine ortak oldum, büyük keyif aldım.
🌷Bu eseri olumsuz eleştirmek için söyleyebileceğim bir şey yok. Dönemin toplumsal işleyişine göre değerlendirmeli. Dini birçok kez yansıtıyor ve fazlasıyla aşılıyor. Ben bir kadının kendi ayakları üstünde durup, kendini ezdirmeyip nasıl güçlü kalabildiğini okudum. Yaşadıkları, etrafındaki olaylar ve her an bir tecrübe, hepsi birer eğitim. Okurken de öyle, gerçek hayatta yaşarken de. Eyre’nin cesur, nahif ve açık yüreği size de fikir olsun, keyifli okumalar dilerim. 💜