Ayfer Tunç- Aziz Bey Hadisesi
Ayfer Tunç’un Aziz Bey Hadisesi adlı romanı, Aziz Bey’in hayat öyküsünü ve onun başından geçen olayları anlatır. Roman, Zeki Bey’in Aziz Bey’i meyhanesinden yaka paça dışarı atmasıyla başlar. Tartaklanan Aziz Bey evine gider ve hayata gözlerini kapar. Daha sonra yazar, geriye dönüş yöntemiyle Aziz Bey’i tanıtmaya ve başından geçenleri anlatmaya başlar. Aziz Bey, hırçın, karısını daima azarlayan bir baba ile sakin, uyumlu, bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Babası gibi hırçın bir insan olduğundan babasıyla hiçbir zaman anlaşamaz. Adliyede memur olan baba, oğlunun okuyup hâkim ya da savcı olmasını ister; ancak okumayı sevmeyen Aziz Bey, babasının isteklerini gerçekleştiremez. Dedesinden kalan tamburu zamanla öğrenir, elinden bırakmaz. Aziz Bey askerden döndükten sonra babası onun memur olup bir yerde sürekli çalışmasını ister; fakat Aziz Bey pek çok işe girse de başarılı olamaz Bir yazıhanede çalışmaya başlar.
Aziz Bey, her iş çıkışında tamburuyla meyhanelere gider. Orada sofralarda eğlenir, şarkılar söyler ve geçmiş yaşamını yâd eder. Aklına Maryam gelir. Maryam onun ilk ve tek aşkıdır. Aziz Bey, Maryamların evinin önünden geçerken onu ilk defa pencere önünde otururken görmüş ve âşık olmuştur. Maryam’la tutkulu bir aşk yaşarlar. Ancak Maryam’ın fakir olan ailesi, ekmek parası için Beyrut’a, Artin Amca’nın yanına taşınmak kararı alınca Aziz Bey ve Meryem ayrılmak zorunda kalırlar. Bir gün Aziz Bey yazıhanedeki işine giderken sokakta at arabası görür. Eşyaları at arabasına yüklenen Maryam ve ailesi, mutlu bir şekilde evlerinden çıkıp giderler. Aziz Bey’in gözleri dolar, çok kırıldığını hisseder. Maryam gidişini haber vermemiş, üstelik üzgün bir şekilde bile gitmemiştir. Aziz Bey, Maryam’ın bu gidişini hayatındaki ilk yıkım olarak nitelendirir. Zamanla zayıflar, çevresinde ona ilgi gösteren kadınları görmez hale gelir. Bir gün Maryam’dan gelen mektup Aziz Bey’in tüm umutlarını yeniden canlandırır. O günden sonra Maryam ile mektuplaşmaya başlarlar. Maryam mektuplarda oranın güzelliklerinden bahseder, Aziz Bey’i oraya çağırır. Aziz Bey bir gün yazıhanedeki işinden de kovulur. Buna öfkelenen babası, Aziz Bey ile kötü bir tartışmaya girer. Küfürler, hakaretler ederek onu evden kovar. Aziz Bey odadan tamburunu ve günlerdir hazır duran bavulunu alır, evden çıkar. O sırada annesi, elleriyle yüzünü kapatır ve yere yığılır. Aziz Bey, arkasında ne olduğunu düşünmeden hızlı adımlarla sokaklardan geçer. Maryam’ın yanına gitmek için limana varırken babası ise annesini bir arabaya bindirip hastaneye ulaştırmaya çalışır.
Aziz Bey limana vardığında parası olmadığı için gemide bir işçi olarak yolculuk eder. Gemi Beyrut’a vardığında Maryam’ın amcasının dükkânına gider. Maryam; Aziz Bey’i gayet sakin, durgun, hatta sevgisiz karşılar. Maryam gerçekten Aziz Bey’in geleceğini düşünmemiştir. Kendisi uğruna ülkesini terk eden bir âşığa sahip olduğu için üç gün boyunca Aziz Bey ile görüşür; ama bir daha yanına gitmez. Aziz Bey, günlerce otelde oturup Maryam’ı beklese de hayatı boyunca bir daha onu göremez. Parası bittiği için ülkesine dönemeyen Aziz Bey, İstanbullu Toros’un meyhanesinde tambur çalmaya başlar. Kendi dilini konuşan birisiyle tanışmak Aziz Bey’i sanki büyüdüğü sokaklara geri döndürür. Gelen müşteriler Aziz Bey’in müziğine hayran kalır. Bu iş zamanla Aziz Bey’i sert, kibirli birisi yapar. Anne ve babasına mektuplar yazarsa da mektuplara cevap gelmez. Maryam’ı görme ve onunla hesaplaşma arzusu taşıdığından Beyrut’u terk etmeye cesaret edemez. Ancak umutları tükenince İstanbul’a geri döner. Aziz Bey, İstanbul’a döndüğünde evi terk ettiği gün annesinin öldüğünü öğrenir. Karısının ölümünden oğlunu sorumlu tutan babası onu eve almaz. O da halasının evinde kalmaya başlar. İnatçı ve sert bir adam olmasına karşın Aziz Bey, babası ile barışmak için çok çabalar; fakat çabaları sonuçsuz kalır. İstanbul’a döndükten sonra artık hayatı değişmiştir. Yaptığı tek faaliyet tamburunu çalmak olur. Halası da annesinin ölümünden onu sorumlu tutunca halasının evinden ayrılır. Bir pansiyon odası kiralar. O sıralarda sık sık bir meyhaneye gider. Meyhanenin sahibi tamburu ile iş yapmasını önerir. Aziz Bey bundan başka çaresi olmadığını anlar ve kendi memleketinde de tamburu ile geçimini sağlamaya karar verir. Artık Tamburi Aziz Bey lakabıyla ün salmaya başlar. Bir gün babasıyla barışmak için onun evine gider. Ancak babasını koltukta ölmüş olarak bulur. Aziz Bey, zamanla iyi bir para kazanarak kaldığı pansiyonun üst katındaki daha büyük odaya geçer. Aynı zamanda birçok ünlü yerden iş teklifi alır. Aynı kibirlilikle bu tekliflere hemen cevap vermez. Bir gün terzi vitrininde yarım kalmış kostüm görür. Bu kostümü pansiyonun işletmecisi Macide Hanım’a götürür. Macide Hanım yeğeni Vuslat’ın terzilik işlerinden anladığını ve bu kostümü kısa sürede yapabileceğini söyler. Vuslat ile o akşam tanışır ve kızdan etkilenir Kendisini dinleyecek birisini arayan Aziz Bey, bu kişinin Vuslat olabileceğini düşünür. Kısa sürede evlenip Haliç’e bakan bir ev döşerler. Vuslat mutludur ve Aziz Bey’i sever; ancak duygularının karşılıksız olduğunu anlayınca Vuslat hayal kırıklığı yaşar. Gazinoların kapanmasıyla bir süre işsiz kalan Aziz Bey, bir gün Zeki’nin meyhanesinde çalışmaya başlar. İş arkadaşları olan Bahri ve Mercan ona çok büyük saygı gösterir. Eski saygınlığına burada yeniden kavuşur. Zamanla Bahri ve Mercan burnunun dikine gitmeye, garson Davut da artık ona içeceğini getirmemeye başlar.
Patron Zeki ise Aziz Bey’i her durumda över, dükkânın ayakta kalmasının sebebini ona bağlar. Bir gün Vuslat hastalanır. Aziz Bey, evliliği boyunca ilgi göstermediği karısına hastalığı sırasında şefkatle yaklaşır. Ancak tüm çabasına rağmen Vuslat ölür. Karısının ölümü ile derin bir üzüntü duyar. Hep hüzünlü şarkılar çaldığından ve müşterilere ters davrandığından meyhane, müşteri kaybetmeye başlar. Meyhaneci Zeki, uygun bir dille müşterileri eğlendirmesi gerektiğini söylerse de Aziz Bey onun uyarılarını dikkate almaz. Zeki, günün birinde Aziz Bey’i yaka paça meyhaneden dışarı atar. Yağmurlu havada yere düşen Aziz Bey yavaş yavaş yürüyerek Haliç’e bakan evine gelir ve hayata gözlerini yumar.